7 Aralık 2012 Cuma

BARDAĞIN DOLU TARAFI




OLUMLU DÜŞÜNME NEDİR?

Olumlu Düşünme, bilinçaltı zihnimizin yönlendirebilme yeteneğini olumlu biçimde kullanmaktır.
Olumlu Düşünme, kendinizi ve başkalarını sevmek çevrenizdeki insanlarla ilgilenmek demektir. Olumlu düşünmenin de ötesinde
bir şey vardır ve bu ikinci şey olmadan birincisi işe yaramaz.Olumlu düşünmenin ötesinde olan şey, olumlu inançtır. Olumlu düşünme roketse, olumlu inanç ta o
nu yıldızlara götüren yakıttır.Düşünme gerçeğin doğuşudur.Olumlu düşünmenin gerçekleşmesini olumlu inanç sağlar.

OLUMLU OLMAK
Olumlu olmak, açık ve dostça olmaktır;ne istediğini bilmek ve buna göre harekete geçmek demektir.
Olumlu olmak demek, bilinçli olarak işin parlak, güzel yanına bakmak demektir; dünyaya gerçek dışı şekilde toz pembe gözlerle bakmak değildir.

Diğer bir ifadeyle;
Olumlu olmak, daha az endişeli ve daha mutlu olmak demektir.
Zihninizi endişelerle doldurmak yerine, meselelerin iyi tarafına bakmayı seçmektir.
Mutsuz olmak yerine mutlu olmayı seçmektir.
Özetle Olumlu Olmak; Güzel gören güzel düşünür , güzel düşünen hayatından lezzet alır
düsturunu hayatımıza hayat edinmemizdir.

TAVSİYELER
*Olumsuz cümle yapılarından kaçının.
“Korkmayacağım” demeyin “Sakin ve rahatım” deyin. Başka sözlerle istediklerinizi düşünün, istemediklerinizi değil.
*Eğer olumsuz düşüncelerden hemen kurtulmazsanız giderek büyürler ve zihninizi tümüyle kaplarlar.Kendinizi olumsuz düşünceler yolunda ilerlerken yakaladığınızda hemen aklınıza “ DUR” deyip yerlerine olumlu düşünceler koyun.(Vesvese hissinde olduğu gibi)...

19 Haziran 2012 Salı


Çocuğumu yeniden yetiştirmem mümkün olsaydı:

Ona işaret parmağımı kaldırıp yasaklar koymak yerine,
parmaklarıyla resim yapmayı öğretirdim.

Hatalarını daha az düzeltir,
onunla daha cok yakınlık kurmaya çalışırdım.

Onu sadece gözlerimle izler,
saat kısıtlamaları koymazdım.

Daha bilgili olmaya çalışır,
daha cok şefkat gösterirdim.

Onunla daha çok yürüyüşlere çıkar,
uçurtmalar uçururdum.

Ona karşı ciddi bir tavır içinde olmak yerine,
onunla oyun oynardım.

Onunla kırlarda koşar,
yıldızları seyrederdim.

Onunla daha az çekişir,
ona daha çok sarılırdım.

Önce benlik saygısı kazanmasını sağlar,
sonra bir ev almaya çalışırdım.

Ona her zaman katı davranmaz,
onu daha çok onaylar ve yüreklendirirdim.

Güç konusunda daha az ders verir,
sevgi konusunda daha çok şey öğretirdim.



Diane Loomans

13 Haziran 2012 Çarşamba



Beyin gelişiminin evreleri
3 yaş: Beynin 60% gelişmesi beklenir. Çocuğun algısının en güçlü olduğu zamandır.
3 - 8 yaş arası: Beyin 20% daha gelişmiştir. Öğrenme ve algılama 3 yaşındaki kadar güçlü değildir. Ancak daha fazla olanaklar sağlanırsa çocuk şaşırtıcı sonuçlar elde edebilir.
8 - 14 yaş arası: Beyin 10% daha gelişmiştir. Eğer öğrenmeye bu yaşta başlanırsa çok büyük çaba harcamak gerekir.
14 yaş sonrası: Eğer çocuk öğrenmeye bu yaşta başlarsa olumlu sonuç almak daha da zorlaşır. Daha çok ve daha disiplinli çalışmak zorundadır.

20 Mayıs 2012 Pazar





ÇOCUKLARINIZA;
-
* Olumlu davranışlar ve özsaygıyı öğretin!
* Hayatı sevdirip, potansiyelini hayata yansıtmayı öğretin!
* İş birliği ve sorumluluk duygusu verin!
* Kendisiyle barışık, olgun insan kimliği kazandırın!
* Enerjisini nereye koyarsa, hayatının orada güzelleşeceğini öğretin!
* "Dünyada en iyi olmak" gibi belirsiz bir hedefe yöneltmek yerine, ona "Dünya için en iyi olmak" anlayışını benimsetin.




kaynakça: https://www.facebook.com/okuloncesirehberlik

13 Mayıs 2012 Pazar

Annedir Yüreği Fazla Dayanamaz..


Küçük oğlu annesine geldi ve ona kağıdı uzattı.
Annesi ellerini önlüğüne kuruladıktan sonra kağıdı okumaya başladı;
Çimleri biçtiğim için 5 lira,
odamı temizlediğim için 2 lira,
alışverişe gittiğim için 5 lira,
küçük kardeşime baktığım için 3 lira, çöpü attığım için 1 lira,
iyi bir karne getirdiğim için 10 lira
bahçeyi temizlediğim için 2 lira.
Toplam borç , 28 YTL
Anne, umutla kendisine bakan oğlunun elinden kağıdı aldı
ve kağıdın arka yüzüne şunları yazdı;
Seni 9 ay karnımda taşıdım BEDAVA,
hasta olduğunda başında bekledim, elimden geleni yaptım, senin için dua ettim BEDAVA,
yıllar boyu değişik nedenlerle senin için gözyaşı döktüm BEDAVA,
senin için gecelerce kaygı duyup, uykusuz kaldım BEDAVA,
oyuncaklarını topladım, yemeğini hazırladım, giysilerini yıkadım, ütüledim BEDAVA YAVRUM.
Ve bunların hepsini topladığın zaman, gerçek sevginin bedelinin olmadığını görürsün… Oğul annenin yazdıklarını okuyunca gözleri doldu.
Annesine baktı, “Anneciğim seni seviyorum” dedi
ve kalemi alarak bu kağıda
“HEPSİ ÖDENMİŞTİR” yazdı...

6 Mayıs 2012 Pazar

ŞIMARIK ÇOCUKLAR

    
    Çocuklarda, gördükleri bir şeye sahip olma isteği çok doğaldır. Bu, büyümesi ve gelişmesi için gerekli olan doğal bir merakın sonucudur. Tüm çocuklar, bir miktar benmerkezci olurlar, kendi isteklerini her şeyin üstünde görü...rler. Aslında çocuğunuz, örneğin bir oyuncakçıda gördüklerini isterken, kendi sınırlarını ve bir ebeveyn olarak sizin ne kadarına izin vereceğinizi görmek istemektedir. Eğer mantıksız isteklerini yerine getirirseniz, işte o zaman çocuğu şımartıyorsunuz demektir. Mantıksız bir isteğin yerine getirilmesi başka taleplere yol açacak ve çocuk sınırlarını bilmediği için endişeye kapılacaktır. Şımarık bir çocuk kabul edilebilir davranışları bilmeyen bir çocuktur.Şımarık çocukların okulda da pek arkadaşları olmaz, çünkü paylaşmayı bilmezler. Çocuğa popüleritesini artıracağını düşünerek aldığınız araç gereçler de durumu zorlaştırmaktan başka işe yaramazlar.
    Elbette bu, çocuğunuzun hiçbir isteğini yerine getirmeyeceksiniz demek değildir. Önemli olan, ona uygun sınırlar çizebilmektir. Ona ayıracağınız zaman, çocuk için en büyük hediye olacaktır. Çocuğunuza gösterdiğiniz sevgi, şefkat, ona ayırdığınız zaman ve çizdiğiniz sınırlar kendisini iyi ve güvende hissetmesini sağlayacaktır. Böylece şımarık bir çocuk yetiştiriyor muyum diye endişe etmenize de gerek kalmayacaktır.

Formsante

25 Nisan 2012 Çarşamba

BEN "ÇOCUĞUM"


Bütün dünya benim gelişimi bekler
Bütün dünya büyük bir ilgiyle benim ne olacağımı görmek ister
Medeniyetler dengesini benimle kurar
Ben ne isem geleceğin dünyası öyle olacaktır.
Ben "Çocuğum"
Hiçbir şey bilmediğim dünyanıza gelmiş bulunuyorum.
Neden geldiğimi bilmiyorum;
Nasıl geldiğimi bilmiyorum.
Meraklıyım ilgiliyim.
Ben "Çocuğum"
Benim geleceğim sizin elinizde.
Benim başarım/başarısızlığım büyük ölçüde size bağlı
Mutluluk verecek şeyleri bana vereceğinizi umuyorum.
Dünyaya yararlı olabilecek şekilde beni eğitmeniz için yalvarıyorum.

Mamie Gede Cole "Child's Appeal"
Çeviren : M. SEVINÇ

20 Nisan 2012 Cuma

ÇOCUKLARA OKUMA ALIŞKANLIĞI KAZANDIRMANIN YOLLARI


    Kitabın, çocuklarda zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimi büyük ölçüde etkilediği, bu sebeple çocuklarda “kitap okuma sevgisi”ni oluşturmanın çok önemli olduğu belirtildi. Fatih Ruh Sağlığı... Merkezi psikiyatri uzmanı Doç. Dr. Sefa Saygılı, çocuklarda kitap okuma arzusunun, onlara kitap alarak, okuyarak, ve masal anlatarak uyandırılabileceğini söyledi. Saygılı okuyanların okumayanlara oranla daha başarılı olduklarını ve okumanın öneminin hayat boyu sürdüğünü kaydetti.

    Okuma arzusunun sözle, nasihatle mümkün olmadığını; bunun, çocuğun içinde bulunduğu ortamdan özümlediği bir alışkanlık olduğunu ifade eden Doç. Saygılı şöyle devam etti: “Aile çevresinde kitaba ve okumaya yönelik olumlu ve teşvik edici tutumlar çocuğu kitap okumaya yönlendirecektir. Kitap sevgisi çocuk okula başlamadan önce başlar. Hatta bu eğitim 2 yaşından itibaren başlatılabilir. Çocuğun gelişme ve ilgisine uygun, dayanıklı kitaplar alınır ve çocukla beraber okunursa, onun küçük yaştan itibaren bu alışkanlığı edinmesi sağlanır.” Çocuğa kitap okurken sakin bir ortam seçilmesi gerektiğini ifade eden Doç. Saygılı, “Çocuğu yanınıza ya da kucağınıza alın. Okurken onun da kitabın sayfalarını çevirmesine imkan tanınmalı. Okuma sırasında soru soran çocuğa okumayı keserek gereken cevap verilmeli ve daha sonra okumaya dönülmeli” şeklinde konuştu.

    Çocukların sevdikleri kişilerin değer verdiği şeylere heves ettiklerini ve onlar gibi olmayı istediklerini belirten Doç. Dr. Sefa Saygılı şunları söyledi: “Sevdiklerinin kendisiyle oturup, zevkle ve acele etmeden kitap okuduğunu gören çocuk, bu ilgiden hoşlanır; bazen, tekrar tekrar aynı kitabı okumak, aynı masalı tekrar dinlemek ister, yetişkin yanlış yapar. Eksik bir şey söyler veya okursa, çocuk yapılan yanlışı hemen düzeltir.
Kitaba ve beraber okumaya alıştırılan çocuklar, kısa zamanda kitapları da dost bilirler, onları beraberlerinde taşır, yataklarına bile götürürler.”

    Dikkat edilecek konular:    Doç. Saygılı, çocuklar için seçilecek kitaplar konusunda ise şu noktalara dikkat çekti:
• İri harflerle, renkli, sade resimle bezenmiş çocuk kitapları çocuğu harflerin şekillerine alıştırır, onları tanıma söyleme isteği uyandırır, düzgün cümle duymaya ve kullanmaya yöneltir.

• 3-6 yaş çocuğu için kitap seçerken, bunların çocukların ilgisini çekecek nitelikte olmasına dikkat etmelidir.
 
• 6 yaş çocuğu yatağa yattıktan sonra yarım saat kendisine kitap okunmasını veya kitaplara bakma fırsatı vermesini ister. • Kitabın resimleri sade ve gerçeğe yakın renk ve çizgilerle bezenmiş olmalı; büyükçe ve kalın harflerle yazılmalı; resmi bol, yazısı az ve kalın kağıda basılmış olmalıdır.

• Hikaye ve masalların konusu günlük yaşantı ve ilginç olaylardan seçilmeli; kısa ve anlamlı olmalı; anlatım şekli canlı fakat aşırı dramatik ve korkutuculuktan uzak tutulmalıdır.

KAYNAKÇA: https://www.facebook.com/#!/okuloncesirehberlik

Çocuk ve Rol Modelleri

 
Çocuk öncelikle 1-6 yaşları arasında çevresinde en çok gördüğü, en saygın yere sahip olarak algıladığı, ihtiyaçlarını karşılayan kişiler olan anne ve babasını model alır ve onlar gibi davranmaya çalışır. Normal gelişim sürecinde algılanan rol benzerliği olarak erkek çocuk babayı kız çocuğu da anneyi model alır. 3-4 yaşlarında erkek çocuk babası gibi yürümeye, oturup kalkmaya, konuşmaya çalışır; kız çocuğu da anne gibi hareket eder, temizlik yapar, ev eşyalarını siler, her ikisi de anne babalarının kendileriyle kurduğu iletişim şeklini oyuncaklarıyla kurarlar. Konuşma tarzları, duyguların dışa vurum şekli, tepkiler ve tutumlar çocuklar tarafından taklit edilir. Bu nedenle anne babalar çocuklarında görmek istedikleri özelliklere önce kendileri sahip olmalıdırlar.
Prof. Dr. Hüseyin Peker


KAYNAKÇA: https://www.facebook.com/#!/okuloncesirehberlik

15 Nisan 2012 Pazar

ÇOCUK ve SORUMLULUK

                                                           
 
                                                            ÇOCUK ve SORUMLULUK 

     Her çocuk kendi sorumluluğunu üstlenmeli ve elinden geleni yapacak şekilde yerine getirmelidir. Ailelere düşen ise yaşa uygun sorumluluklar vermektir. Örneğin;

• Çocuk 2 yaşından itibaren yemeğini ailesi ile birlikte masada oturarak yiyebilir

• Dişlerini fırçalayabilir

• Sunulan seçenekler arasından elbiselerini seçebilir

• 3 yaşından itibaren kendi isteklerini başkalarına ifade edebilir (Bir ziyarette su isteğini ev sahibine söylemek gibi)

• Okul öncesi dönemde kendisi giyinebilir, elbiselerini çıkartabilir, oyuncaklarını toplayabilir
 
• Okul döneminde ise ödevlerini kendi başına yapabilir

                ÇOCUKTAN HEMEN SORUMLULUĞUNU YAPMASI BEKLEMEK HATA 
     Ailenin sorumlulukların gerekliliğini çocuklarına anlatması ve sorumluluklarını yerine getirmede rehber olması önemlidir. Pek çok aile, sorumluluklar konusunda çocukları ile çatışır. Sorumlulukları verip hemen yerine getirmesini, bir rutine oturtmasını beklemek yapılan en büyük hatadır.

     Çocuk, rehberliğe ihtiyaç duyduğu ve ailenin rehber olmayı gözden kaçırdığı için aile ile çocuk arasında iletişim problemleri doğmaya başlar, mesafeler açılır. Çatışma ortamı öncelikle ödül ve ceza gibi görünen, rüşveti ve tehdidi getirir: “Bak yatağını toplarsan sana çikolata veririm”, “Oyuncaklarını toplamadığın için bilgisayarı açamazsın.”
                               AİLELER, REKABETİ DEĞİL REHBERLİĞİ SEÇMELİ
    Çocuk rehberlik edilmediğinden sorumluluğunu yerine getiremez ve aileler genellikle çocuğun, sorumsuz veya inatçı olduğunu düşünür. Bu durum aile ile çocuk arasında bir rekabete dönüşür ve problem davranışlar ile birlikte karşılıklı fiziksel şiddete kadar varır. Fiziksel şiddet kimi zaman aile tarafından çocuğa uygulandığı gibi çocuk tarafından kendine, bir eşyaya veya aileye uygulanır. Bu gibi içinden çıkması zor olaylara varmadan aile neler yapabilir?

• En önemli nokta çocuğun rehberliğe ihtiyaç duyan, öğrenmekte ve olgunlaşmakta olan bir birey olduğunu unutmamaktır.

• Sorumluluklar yavaş yavaş, kolaydan başlayarak verilmelidir. Çocuk bir işi nasıl yapacağını bilmezken, ona birden fazlası yüklenmemelidir. Birden fazla şeyi kendisine ve ailesine yakışır şekilde yapmasını beklemek ona sadece başarısızlık duygusunu yaşatır ve ailesinin beklentisini karşılayamayacağı yönünde kaygı yaratır.

• Verilen sorumluluk derecelendirilmelidir. Çocuk denemeye başladığında, yapabildiği kadarı için övülmelidir. Daha iyisini yapması konusunda onu desteklemek gerekir. Yapamadığı zamanlarda, yapamayışının nedenlerini birlikte araştırmak ve önlemler almak ebeveynlerin görevidir.

• Çocuk asla başkaları ile kıyaslanmamalıdır. Her zaman kendini geçmesi yönünde yüreklendirilmelidir.

• Ebeveynler çocuğun büyüdüğünü ve kendi kararları olacağını kabul etmeli fakat geleceği için doğru kararları verecek olgunlukta olmadığından rehberliklerini sürdürmelidirler.

Pedagog Elif İpek
Hürriyet Aile
 

8 Nisan 2012 Pazar

ÇOCUK VE OYUN ÜZERİNE..

Önce Çocuğun Duyu Organları Eğitilmelidir. Bu da Ancak Oyunla Olur.
J.J Rousseau

Çocuk Oyunları Hayatın Bir Çekirdeğidir. Bütün İnsanlar orada Gelişir,
Büyür ve Oluşur. İnsanın En Güzel ve En Olumlu Yetenekleri Orada Yükselir.
Frobel

Oyun Çocuğun Dünyasını Yansıtan En Önemli Araçtır.
Palanks

Güzel Sanatın Başlangıcı Oyundur.
Chiller

Oyun Çocukta Harcanmamış; Birikmiş Bir Enerji Tüketimidir.
Spencer


26 Mart 2012 Pazartesi




Eğer bir gün yolunuzu kaybederseniz, bir çocuğun gözlerinin içine bakın! Çünkü bir çocuğun bir yetişkine her zaman öğretebileceği üç şey vardır:
1. Nedensiz yere mutlu olmak,
2. Her zaman meşgul olabilecek bir şey bulmak,
3. Elde etmek istediği şey için var gücüyle dayatmak...
Paulo Coelho

25 Mart 2012 Pazar

..ÖZGÜVENLİ ÇOCUKLAR YETİŞTİREBİLMEK İÇİN..



Şartsız Sevgi Göstermek:Anne babanın en önemli etkileme aracı, çocuklarıyla olan ilişkisidir. Çocuğa değer veren bir ilişki, doğal olarak onun özgüvenini artırır. Koşullu sevgi çocuklarda korkular, bağımlılıklar ve özgüven sorunları doğurur.
Çocuklarınızı yaptıkları şeyler yüzünden değil, kendileri oldukları için sevin. Kişi ve davranışı birbirinden farklıdır. Bir çocuğun kişiliğini onun davranışıyla karıştırmayın. Kıyaslamak reddetmektir.
‘Ben Dili’ Kullanmak:Kontrollerini kaybederek çocuklarını eleştiren anne baba, kontrolü çocuklara vermiş olur. Örneğin, 4 yaşındaki çocuğunuz oyuncağını yatmakta olan kardeşinin yatağına fırlattığı için sinirlisiniz. ""Sen kötü bir çocuksun!"" ya da ""Yapma!"" yerine, ""Sen oyuncaklarını attığında kendimi sinirli hissediyorum. Ona gerçekten zarar verebilirdin"" diyebilirsiniz. Buradaki mesaj, duygularınızın onun çocuk dünyasına değil onun belirli davranışlarına yönelik olduğudur.
Dinlemeyi Öğrenmek :Çocukların duyguları, gözlemleri ve algıladıkları dinlenmeye değerdir. Dinlemek, çocukların öz saygılarını artırmaktadır. Aktif dinlemeyle aileler, olayları daha çok çocuğun gözünden görmeye başlamakta ve böylece çocuk da duygularına önem verildiğini anlamaktadır. Size bir şeyler söylemek istediğinde, gerçekten ona zaman ayıramayacaksanız uygun olmadığınızı ve ne zaman uygun olacağınızı söyleyin. Çocuklarınızla aranızdaki ilişkide sahici ve içten olun.
Çocuğun Duygularını Ciddiye Almak:
Çocuğunuzun korkularını ve negatif duygularını onu reddetmektense ciddiye alın. Onları yenmesine ve kendi çözümünü bulmasına izin verin. Örneğin; korktuğunda, çocuğun korkularını görmezlikten gelmek yerine ciddiye almalı sabırla dinlemeli ve bunun normal bir duygu olduğunu açıklamalısınız.
Değerlendirecek Günlük Bir Şeyler Bulmak:Çocuklar kötü bir şey yaptıklarında ilgi çekmek, iyi bir davranışta bulunduklarında da onaylanmak isterler. Yaptıkları her gün yapılan sıradan bir şey bile olsa, değerini artıran yaptıklarının onaylanmasıdır. Bu yaşlarda ""Ayakkabılarını tek başına giydin"", ""Taşırmadan resmin içini boyadın"" gibi değerlendirmeler, çocukların özgüvenlerinin gelişmesi adına gözden kaçırılmaması gereken davranışlardandır.
Çocukla Yalnız Vakit Geçirmek:Bir çok ebeveyn için zaman çok sınırlıdır. Bununla beraber uzmanlar her bir çocukla yalnız zaman geçirmenin çok önemli olduğunu belirtmektedirler. Bir pazar sabahı dışarıda kahvaltı edilebilir veya yemekten sonra parkta küçük bir yürüyüş yapılabilir. Zaman zaman onun seviyesine inip onun kuralları ve oyuncaklarıyla oynamak da yararlı olacaktır. Kardeşini kıskanan ve yeni doğan bebekten dolayı geri planda kalan çocuğunuzla yalnız zaman harcamak için çaba göstermelisiniz.
Çocuğun Bazı Şeyleri Kendisinin Yapmasına İzin Vermek:Ebeveynler genellikle çocuklarının yapmakta zorlandığı işleri üzerlerine alarak onlara yardımcı olduklarını düşünürler. Bu yardım, "Sen bunu yapamazsın’’, ‘’Sen yeterince iyi değilsin" mesajlarını verebilir ki bu da çocuğun kendine olan saygısını azaltır. Çocuklara, problemlerini çözmek ve kendi yeteneklerini keşfetmek için fırsatlar da verilmelidir. Yardım istediklerinde, ilk olarak, o işin üstesinden gelebileceklerine onları inandırarak cesaretlendirmek gerekir. Örneğin, "Hadi bakalım, şu elbiseni kendin düğmeleyebilecek misin?" denilebilir. Ya da tabakları masaya götürmesi istenebilir. Önemli olan performans değil, çaba göstermektir.
Çocuğun Özel Eşyalarına Saygı Göstermek:Anne-babalar, sıklıkla çocuklarına verdikleri oyuncakların ve kitapların kontrolünü elde tutarlar. Örneğin; bir eşyasının atılmasına, çocuktan çok ebeveynler karar verir. Çocuğunuzun o oyuncakla oynama çağının geçtiğini düşündüğünüz halde, çocuğun ona hala ve belki de yıllarca ihtiyacı olabilir.
Çocuğun Düşüncelerine Saygı Göstermek: Çocuğunuzun herhangi bir konuda düşüncesini sormanız, onun duygularının, gözlemlerinin ve algılayışının değerli olduğunu düşünmesini sağlayacaktır. Örneğin, yemeğe giderken ne giyeceğinizi ya da öğle yemeğinde ne yapabileceğinizi ona sorabilirsiniz. Her zaman çocuğunuzla aynı görüşte olmayabilirsiniz. Ama ona neden onun görüşünden farklı bir karara vardığınızın sebeplerini açıklarsanız, düşüncelerinin tamamen faydasız olmadığını anlayabilecektir.
Çocuğun Başarılarını Görmek: Ne kadar küçük olursa olsun her başarısı kabul edilmeli ve ona başarılı olacağı şeyler bulunmalıdır. Mutlaka, çocuğunuzun iyi yaptığı bir şeyler vardır. Onu keşfedip, sık sık başarısının altını çizin.
Çocuğun Tercihlerine Saygı Göstermek: Çocuğun kendine olan saygısını artırmanın bir yolu da, onun tercihlerini ve duygularını kabul etmektir. Ebeveynler, çocukları için eğlenceli veya yararlı olan etkinlikleri önerebilirler. Fakat onu ön yargılı davranmaya zorlarlarsa, çocuk kendisinin yeterince iyi olmadığı mesajını alacaktır.
Sevgiyi Fiziksel Olarak İfade Etmek: Ebeveynleri tarafından kucaklanma ve okşanma çocuklarda kendine saygının gelişmesine yardım etmektedir. Çocuklar sözel olmayan davranışlara karşı çok duyarlıdırlar. Çocuklara ""seni seviyorum"" demekten çok sevgi, davranışlarla onları okşayarak belli edilmelidir.
Çocukla Göz Seviyesinde Konuşmak: Çocuklarla konuşurken, daima onlardan yüksekte olmamaya dikkat edilmelidir. Bu onun sadece kendini küçük hissetmesini sağlamakla kalmayacak aynı zamanda ebeveyn ve çocuk arasında büyük bir mesafe olduğuna inanmasına da yol açacaktır. Her zaman onunla konuşurken, yanına çömelerek ya da oturarak ya da onu sizin seviyenize çıkararak, göz kontağı kurularak konuşulmalıdır. Bu daha yakın bir iletişimi sağlayacaktır.
Çelişkili Mesajlar Vermekten Sakınmak: Çelişkili mesajlar, ebeveynlerin sözleriyle başka davranışlarıyla başka bir şeyi ifade ettiğinde ortaya çıkar. Öncelikle çocuğa karşı dürüst olunmalıdır. Gerçekten kızgın olduğunuzda, kızgın olmadığınızı söylememelisiniz. Fikir birlikteliklerinizi ifade etmeli ve verdiğiniz sözleri tutmalısınız.
Duygularınızı Çocukla Paylaşmak:Ebeveynler, çocuklarıyla incinebilecekleri duygularını bile paylaştıklarında, onları kendi deneyimlerini ve duygularını kabul etmeye cesaretlendirmiş olacaklardır.
Çocuklar, anne ve babalarının anılarını, eğlendikleri ve korktukları anları, nasıl karşılaştıklarını, çocukları olmasının nasıl bir şey olduğunu hikaye şekline getirdiklerinde anne ve babalarını daha yakından tanıyacaklardır.
Her Çocuğun Tek Olduğu Üzerine Odaklanmak:Çocuklar hakkında özel şeyleri ebeveynler keşfetmeli ve onlara söylemelidir. Çocuklarda kendine saygıyı geliştirmenin iki önemli parçası vardır; sevgiyi ve yeteneğini hissettirme.

KAYNAK:www.milliyet.com.tr

11 Mart 2012 Pazar



Sevgili Anneciğim, Babacığım;

Bütün duygu ve düşüncelerimi dile getirebilseydim, size şunları söylemek isterdim:
Sürekli bir büyüme ve gelişme içindeyim.Sizin çocuğunuz olsamda sizden ayrı bir kişilik geliştiriyurum.Beni tanımaya ve anlamaya çalışın.

Deneme ile öğrenirim.Bana ayak uydurmakta güçlük çekebilirsiniz.Oyunda, arkadaşlıkta ve uğraşlarımda özgürlük tanıyın.Beni her yerde, her zaman koruyup kollamayın.Davranışlarımın sonuçlarını kendim görürsem daha iyi öğrenirim.Bırakın kendi işimi kendim göreyim.Büyüdüğümü başka nasıl anlarım?

Büyümeyi çok istiyorsam da ara sıra yaşımdan küçük davranmaktan kendimi alamıyorum.Bunu önemsemeyin.Ama siz beni şımartmayın.Hep çocuk olmak isterim sonra.Her istediğimi elde ediceğimi biliyorum.Ancak siz verdikçe almadan edemiyorum.Bana yerli yersiz sözde vermeyin, sözünüzü tutamayınca sizlere güvenim azalıyor.

Bana kesin ve kararlı davranmaktan çekinmeyin.Yoldan saptığımı görünce beni sınırlayın.Koyduğunuz kurallar ve yasakların hepsini beğendiğimi söyleyemem.Ancak hiç kısıtlanmayınca ne yapacağımı şaşırıyorum.Tutarsız davrandığınızı görünce hem bocalıyor, hemde bundan yararlanmadan edemiyorum.

Öğütlerinizden çok, davranışlarınızdan etkilendiğimi unutmayın.Beni eğitirken ara sıra yanlışlar yapabilirsiniz, bunları çabuk unuturum.Ancak birbirinize saygı ve sevginizin azaldığını görmek beni yaralar ve sürekli tedirgin eder.

Çok konuşup çok bağırmayın, yüksek sesle söylenenleri pek duymam.Yumuşak ve kesin sözler bende daha iyi iz bırakır.''ben senin yaşında iken...'' diye başlayan sözleri hep kulak ardına atarım.Küçük yanılgılarımı suçmuş gibi başıma kakmayın, bana yanılma payı bırakın.Beni korkutup sindirerek, suçluluk duygusu aşılayarak uslandırmaya çalışmayın.Yaramazlıklarım için beni kötü çocukmuşum gibi yargılamayın.

Yanlış davranışım üzerinde durup düzeltin, ceza vermeden önce beni dinleyin.Suçumu aşmadığım sürece cezama katlanabilirim.Beni dinleyin.Öğrenmeye en yatkın olduğum anlar, soru sorduğum anlardır.Beni yeteneklerimin üstünde işlere zorlamayın, ama başarabileceğim işleri yapmamı bekleyin.Bana güvendiğinizi belli edin, beni destekleyin; hiç değise çabamı övün.Beni başkalarıyla karşılaştırmayın, umutsuzluğa kapılırım.

Bende yaşımın üstünde olgunluk beklemeyin.Bütün kuralları birden öğretmeye kalkmayın, bana süre tanıyın.Yüzde yüz dürüst davranmadığımı görünce ürkmeyin.Beni köşeye sıkıştırmayın, yalana sığınmak zorunda kalırım.Sizi çok bunaltsam bile soğukkanlılığınızı yitirmeyin.Kızgınlığınızı haklı görebilirim, ama beni aşağılamayın.Hele başkalarının yanında onurumu kırmayın.Unutmayın ki bende sizi yabancıların önünde güç duruma düşürebilirim.

Bana haksızlık ettiğinizi anlayınca açıklamaktan çekinmeyin, özür dileyişiniz size olan sevgimi azaltmaz, tersine beni size daha çok yaklaştırır.Aslında ben sizleri olduğunuzdan daha iyi ve daha değerli görüyorum.Bana kendinizi yanılmaz ve erişilmez göstermeye çalışmayın, yanıldığınızı görünce üzüntüm büyük olur.

Biliyorum ara sıra sizi üzüyor, belkide düş kırıklığına uğratıyorum.Bana verdikleriniz yanında benden istediklerinizin çok olmadığını da biliyorum.Yukarıda sıraladığım istekler size çok geldiyse bir çoğundan vazgeçebilirim; yeter ki beni ben olarak seviceğinize olan inancım sarsılmasın.Benden''örnek çocuk'' olmamı istemezseniz, bende sizden kusursuz ana-baba olmanızı beklemem, sevecen ve anlayışlı olmanız bana yeter.

Sizin çocuğunuz olarak doğmak elimde değildi.Ama seçme hakkım olsaydı, sizden başka kimsenin çocuğu olmak istemezdim.
Sevgiler
Çocuğunuz.

Kaynakça: www.okuloncesiforum.com/


4 Mart 2012 Pazar

Okul Öncesi Eğitim

Okul öncesi eğitim neden gereklidir
* Çocukta zeka gelişiminin %70 lik kısmı 7 yaşına kadar tamamlanır ve öğrenme becerisi bu yaşta gelişir.
* Çocuğun grup içine katılması, sağlıklı ilişkiler kurması, kültürel değerlerine sahip çıkması, sosyalleşmesi gibi olgular bu yaşta gelişir.
* Bu dönemdeki sapma ve olumsuzluklar çocuğun bütün yaşamını olumsuz yönde etkiler.
* Farklı kültür ortamlarından ve ailelerden gelen çocuklar ortak bir yetişme ortamına okul öncesi eğitim kurumlarında ulaşır. Çocuk kendine güven duygusunu bu kurumlarda kazanmaya başlar.
* Dilini doğru, yanlışsız ve güzel konuşma özelliğini bu yaşta öğrenir. Toplumu, çevreyi, evreni ve insan davranışlarını tanımaya başlar.
* Nesneleri, eşya ve varlıkları, temel bir takım becerileri, davranışları, olumlulukları ve olumsuzlukları öğrenmeye başlama yaşı 4-6 yaşları arasındadır.
* Aile içi desteğin tek başına yetmediği, çocuğun kendi yaşıtlarıyla birlikte olabileceği, bedensel ve zihinsel gelişmelerini sağlıklı biçimde sürdürebilecekleri bir ortam olduğu için okul öncesi eğitim zorunlu ve gereklidir.

Türkiye genelinde ortalama okul öncesi okullaşma oranı %15 tir. Bu son derece çarpıcı bir orandır. Diğer Ülkelerle karşılaştırıldığı zaman durum daha net olarak anlaşılmaktadır. Avrupadaki bir çok ülkede bu oran %100’dür.

Okulöncesi eğitiminin desteklenmesinde sonuç olarak şunları söyleyebiliriz: Aile ve eğitimci işbirliği ile gerçekleşen okulöncesi eğitim; çocuğun daha yaratıcı, ileriyi görebilen, yeni ürünler yaratabilen ve çevresini kendi amaçları için yönlendirebilen özerk bir birey olarak yetişmesine katkı sağlayacaktır

Sonuç olarak;

Okul öncesi eğitim önemli ve her çocuk için gereklidir!



http://www.cocukgelisimi.gen.tr/

24 Şubat 2012 Cuma

minik yürekler,büyük izler yetiştirirken...

Eğer bir çocuk eleştiri ile yetişirse, kınamayı, eleştirmeyi öğrenir.
Düşmansı bir tavırla büyürse, kavgayı öğrenir.
Alay edilir, aşağılanırsa, utangaç olmayı öğrenir.
Korku ile büyürse, endişe etmeyi, korkmayı öğrenir.
Utançla büyürse, suçlu hisetmeyi öğrenir.
Hoşgörü ile yetiştirilirse, sabırlı olmayı öğrenir.
Cesaretlendirilirse, özgüven sahibi olmayı öğrenir.
Kabul edilerek büyürse, sevmeyi öğrenir.
Dürüstlükle yetiştirilirse, gerçeğin ne olduğunu öğrenir.
Adaletle büyürse, adil olmayı öğrenir.
Güven içinde büyürse, güven vermeyi öğrenir.